gencmanifesto kurulduğundan bu güne 33 ülke tarafından okuyucu bulmuştur. Aşağıda göreceğiniz sayacturka tarafından bu tesbitler yapılmıştır. Bu blogun hiçbir siyasi güç ile uzaktan yakından alakası yoktur. Tek amacı Türk Gencini daha iyi bir noktaya taşımaktır.

genmanifesto
genckalem92@gmail.com

desteklerinizi bekliyoruz

23 Aralık 2009 Çarşamba

Hsyk Anayasa’ ya karşı suç işliyor

Günlerdir suskun bir şekilde bekliyorum. Şu aralar yargı da dinlenme konuşulurken hiç birinin akıllarına gelecek mi diye? Nitekim de gelmedi.

Peki neydi bu kimsenin değinmediği ve benim günlerdir birilerinin değinmesi için beklediğim şey?

Kanun maddelerinden alıntılarla başlayayım.

T.C Anayasası
D. Milletlerarası anlaşmaları uygun bulma
MADDE 90. – Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak anlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.
Ekonomik, ticarî veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu anlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur.
Milletlerarası bir anlaşmaya dayanan uygulama anlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya idarî anlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluluğu yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticarî veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren anlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.
Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü anlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır.
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 md.)Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır.
Şimdi bu maddeye göre anlaşılıyor ki usullüne göre yürürlüğü konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Gayet açık.
Şimdi bir de ‘’ usulüne göre ‘’ olan bir kurumu irdeleyeyim.
1949 yılında kuruluşuyla birlikte ülkemizin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nin (AK) ana amacı, kişi özgürlüğü, siyasal özgürlük ve hukukun üstünlüğüne bağlı olarak bu amacı paylaşan üyeler arasında, hukuki bütünleşmeyi sağlamaktır.
Konsey birçok sözleşme ve tavsiye kararı kabul etmiştir. Bu sözleşmelerden en önemlisi İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme ya da daha çok bilinen ismiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesidir (AİHS). AİHS, 4 Kasım 1950 tarihinde aralarında Türkiye'nin de bulunduğu on beş ülke tarafından Roma'da imzalanmıştır. Sözleşme 03.09.1953 tarihinde yürürlüğe girmiş ve Türkiye tarafından 18.05.1954 tarihinde onaylanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Konseyi'ne üye ülkelerde insan hakları ve temel özgürlükleri güvence altına alan uluslararası bir antlaşmadır.
Sözleşme ile güvence altına alınan hakların uygulanmasını denetleyecek iki ayrı bağımsız organ kurulmuştur: Avrupa İnsan Hakları Komisyonu (1954) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (1959).
Konseye üye ülke sayısındaki artışa paralel olarak, AİHS denetim mekanizmasının günün koşullarına uygun duruma getirilmesi amacıyla 1 Kasım 1998 tarihinde yürürlüğe giren Ek-11 numaralı protokol ile yarı zamanlı olarak çalışan Mahkeme ve Komisyonun yerine Avrupa Konseyi'nin bir organı olarak tek ve tam zamanlı çalışan yeni bir Mahkeme Strazburg'da kurulmuştur.
Toparlarsak ortada usulüne göre bir anlaşma var ve anayasaya göre bu anlaşma kanun yükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.
Biraz daha halkın anlayabileceği düzeye indirgersem 4 kasım 1950 de imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ nin getirdikleri kanun yükmündedir ve değiştirilemez. Ayrıca bu sözleşmenin getirdiği organlardan Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları kanun yükmündedir ve değiştirilemez. Gayet açık.
Şimdi tüm bunları göz önünde bulundurursak. T.C Anayasa’ sına bağlı olan HSYK yı inceleyelim.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 159. maddesinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun görev ve yetkileri belirtilmiştir.
Burada da gayet açık. Ne diyor? HSYK bir anayasa’ nın verdiği hükümle kurulmuş bir organdır ve anayasanın yükümlerine uymak zorundadır. Genel olarak olaya bakarsak HSYK anayasaya bağlı olduğundan anayasanın 90. maddesini de kabul etmek zorunda ayrıca bu kanunun belirttiği yani Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi sözleşmelerinin gereğini yapmak zorunda. En son olarak HSYK kanunlarla da kanıtlarımıza bakılarak anayasanın 90. maddesi gereğince Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ nin organını olan AİHM kararlarına uymak zorunda.
Şimdi kanun maddeleri ortada. Sizi 1 sene öncesine götürmek istiyorum.
13 kasım 2008
STRASBURG , AİHM
2. Daire Yargıçlar:Françoise Tulkens (Başkan), Ireneu Cabral Barreto, Vladimiro Zagrebelsky, Danutė Jociene, Dragoljub Popovic, András Sajo,Işıl Karakaş, Yazı İşleri Md.: Françoise Elens-Passos
Karar Sıra no: 10308
Dava Adı: KAYASU (No. 1)
Karar Tarihi: 13.11.2008
Davalı Devlet: TÜRKİYE
Başvuru no: 64119/00
Karar Özü:
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ--askeri kuvvetleri tahkir ve teyzif--hukuken öngörülebilirlik--yargı organının otorite ve tarafsızlığını koruma amacı--başkalarının haklarını koruma amacı--demokratik toplumda gereklilik--savcı olan başvurucuya askeri darbe yapan generaller aleyhine vatandaş sıfatıyla suç duyurusunda bulunduğu dilekçesi nedeniyle kınama cezası verilmesi ve savcı sıfatıyla darbenin başkanı eski Genelkurmay başkanı aleyhine iddianame düzenlemesi ve bu iddianameyi basına iletmesi nedeniyle eski TCK 159. maddesi gereğince cezalandırılmasına ve Yüksek Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından meslekten ihracına karar verilmesi--Md 10: ihlaline
ETKİLİ BİR HUKUK YOLUNA BAŞVURMA HAKKI--mahkemeye başvurma hakkı bakımından etkili hukuk yolu--Yüksek Hakimler ve Savcılar Kurulunun disiplin cezası veren Kurul üyerinin itirazları inceleme kurulunda da yer almaları--Md 13 > Md 10: ihlaline
ADİL KARŞILIK--maddi ve manevi zararlar için 40,000 ile ücretler ve masraflar için 1,000 Euro--Md 41: ödenmesine
Yine bunu da yorumlarsak bu karara göre Sacit Kayasu sonuna kadar haklıdır. Darbeciler yargılanabilir. Sacit Kayasu’ ya elinden alındığı mesleği geri verilmesi ve maddi paranın verilmesi. Gayet açık ve net.
Tarihe bakıyorum.
23,12,2009
Sacit Kayasu görev de değil. Yukarda kanun maddeleriyle açıkladım. HSYK, AİHM kararlarına uymak zorunda ama Kayasu niye görevde değil? Ey HSYK!! İki üç kişi dinlendi diye ayaklara kalkan HSYK, bu suçunu görmezden mi geleceğiz. Anayasal suç işliyorsun besbelli bunu görmezden geleceğimizi mi sandın? AİHM, kararlarını uygulamakla zorunlusun bu senin bağlı olduğun ülkenin anayasasında açıkça belirtilmiş. Sen bağlı olduğun kuruma nasıl karşı çıkarsın? Kanunlara nasıl karşı gelirsin? Bir sene geçti bir sene…. İki üç kişi dinlendi diye sokaklara dökülen barolar nerdesiniz? Bu mu yargı bağımsızlığı? Yargıyı ayakta tutan hakim ve savcılardır. Onların bağlı olduğu kurum anayasaya aykırı davranış sergiliyor. İki üç kişi dinlendi hemen sokaklara döküldünüz de bir senedir işlenen bu suça niçin sessiz kalıyorsunuz? Sorarım size.
Aa doğru bu konuları İstanbul Barosu çok daha iyi bilir ama… Sacit Kayasu, İstanbul Barosu’ na da başvurmuştu. Sonuç ret. Demek ki İstanbul Barosu da suç işliyor. Çünkü ortada açıkça yasalar var. Ama siz işinize geleni yasa kabul ediyorsanız orasını bilmem. Sokaklara üç beş kişi dinlendi diye yargı bağımsızlığı gitti, diyenlere soruyorum: Neredesiniz? Anayasa’ ya karşı suç işleniyor. 23,12,2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder