gencmanifesto kurulduğundan bu güne 33 ülke tarafından okuyucu bulmuştur. Aşağıda göreceğiniz sayacturka tarafından bu tesbitler yapılmıştır. Bu blogun hiçbir siyasi güç ile uzaktan yakından alakası yoktur. Tek amacı Türk Gencini daha iyi bir noktaya taşımaktır.

genmanifesto
genckalem92@gmail.com

desteklerinizi bekliyoruz

30 Mart 2010 Salı

Kitap maceralarına devam

İlk kitaptan sonra tam gaz ikincisi için de çalışmalara başladım. Aslında bu kitap ilkinden önce bitmişti ama bazı düzlemeler yaparım di ye beklettim. Diğerinin ne acelesi var dı diye bilirsiniz? Biliyorsunuz o kitabın yani ‘’ şıklar arasındaki aşk’’ ın bir amacı vardı. Bu amaca ne kadar ulaştım orası muamma ama yapabileceğim başka bir şey yoktu.

Çoğu kişi niye bu kadar kısa, niye böyle niye şöle diye bir sürü eleştiriler yöneltti. Haklılar zaten o kitap çok da içime sinmedi. Böyle olmasını ummazdım. O kitap tamamen araştırmalar üzerine yapıldı. İlki ve bence de en önemlisi:

Bir araştırmaya göre, bir Japon yılda 25, İsveçli 10, Alman 9, Fransız 7 kitap okuyor.Türkiye'de ise yılda sadece 6 kişiye bir kitap düşüyor.
Gelişmiş ülkelerde hatta beğenmediğimiz Asya ülkelerinde kişi başına düşen yıllık kitap alımı, ortalama 70 Avro (Euro) iken, Türkiye'de ise bu rakam 10 Euro’nun altındadır. Türkiye'de her 100 kişiden sadece 4 kişi kitap okuyor. Japonya'da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılırken, Türkiye'de ise bu rakam sadece yılda 8 bin ila 10 bin arasındadır.
Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu'nda, kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada.
Çeşitli ülkelerde, bir yıl içerisinde basılan kültür kitaplarının sayısı şöyledir:
Amerika 72.000
Almanya 65.000
İngiltere 48.000
Fransa 39.000
Brezilya 13.000
Türkiye 8.000-10.000

Aslında ‘’ şıklar arasındaki aşk macerası ‘’ adlı yazımda da bunu noktalara değinmek isterdim ama o kadar çok ayrıntıya girseydim. Yazım o kadar okunmazdı.
Madem kitaptan başladık. Kitap hakkındaki araştırmalarla devam edelim. Neden ‘’aşk’’ konusunu seçtiğimi o yazımda belirtmiştim. Çoğu kişi olayı gerçek zannetse de tebessümle karşıladım hepsini. Belirli hatları gerçek olsa da hikayenin tamamı gerçek değil :) Bir de o hikayedeki ana karakteri ben zannedenler oldu :)
Aslında o kitap da içime sinmeyen noktalarda var. Daha uzun olsaydı keşke. Daha detaylı anlatsaydım olayı. Daha içeri girseydim ama okuma oranları ortada bu rakamlar ortadayken nasıl olur da uzun uzun kitap yazabilirim. İçime sinmiş olsaydı 100 – 200 sayfa olur du belki de geçerdi ama 55 sayfa oldu. Arkadaş okumuyorsunuz napa bilirim. Yeni yazacağım kitap en azından içime sinecek bu konudan rahatım.
Bir de asıl sevdiğim alanlar. Ben öykücü felan değilim. Feyza Hepçilingirler’ in öykü atölyesine katılmış olmama rağmen ben asıl fıkra yazdım. Fıkrayla geliştim, büyüdüm. Seviyorum arkadaş fıkra yazmayı. En azından daha rahatım. Öykü de belirli kalıplar içerisinde sıkışıp kaldım. Kurallar yumağı. Hoş çoğunu yıkarak yazsam da ve çoğu üstadım gülerek karşılasa da ben öykü adamı değilim, bunu anladım. Belki ilerde roman denerim. Yaş daha kaç.
Bir konuda bu yaş. Neredeyse herkes yaşımdan dolayı önyargıyla yaklaştı. Bence geç bile kaldım. Keşke daha önce başlasaydım, dediğim çok oldu.
Bir çok kişide bu yaş konusundan beni kabul etmedi. Bir çok yayın eviyle irtibattaydım. İyi yazıyorsun, hoş yazıyorsun dediler ama yaşın biraz şey değil mi? Ney?
Neyse ki Oğuzhan Bey ( Oğuzhan Cengiz) bu konuda oldukça hoş görülü. Gençlerine destek veren . Bu ülkenin gençlerine güvenen birisi . Ayrıca Türkiye’nin en genç yazarı sevgili Asena Eren Arıoğlu’ nu yine keşfeden ve kitabı Masmavi’ yi basan da Oğuzhan Bey dir.
Çemberli taş’ da ki Bilgeoğuz Kitapevi’ne uğramanızı tavsiye ederim. Mert Abi’nin o sımsıcak karşılamasını ‘’ Hoş geldin Kardeşim’’ demesini Oğuzhan Bey’in babacanlığını bir tatmanızı tavsiye ederim. Ayrıca Bilgeoğuz ve Fosil’ den oluşan kitaplardan da istediğinizi seçerek bir tane -en az- almanızı da tavsiye ederim. Oradaki en güler yüzlü kitapevi orasıdır. Bunu deneyen birisi olarak söylüyorum. Başlardan yukarıya doğru Timaş, İz, Nesil -aklıma gelenler bunlar- girin daha sonrada Bilgeoğuz’ a girin farkı anlarsınız.

Neyse lafı uzattık yine görüyor musunuz. Ben başka bir konu işleyecektim bu yazıda ne niyetle başladık nereye geldik. Neyse önemli olan niyet değil mi? İnşallah niyetimi de başka bir yazıda yerine getireyim. Kaçmak yok yazmadan. Konu ne miydi? Sürpriz olsun oda. Bu arada sürekli değişen okur kitlemde bazı kişiler sabit olmaya başladı. Okur kitlesi denen o insanlar bende de oluşmaya başladı. Çok hoş bir duygu bu da.
Bu yazı fazla uzamadan kısa keseyim. Sonra sayfalarda uzuyor. Okumuyorsunuz, zaten üç beş tane okuyan insan var şu ülkede onları da kaybetmeyelim.

30.03.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder