Öyle bir zaman diliminde yaşıyoruz ki bu yazıyı yazma gereği duyuyorum.
Zamanı biraz geriye alarak başlayayım. Türkler yani biz Orta Asya da hüküm sürdük. Daha sonrasında çeşitli yerlere göç ettik. Yeni yurtlar edindik. Çoğaldık gittikçe. Bazen Dünya’ ya hakim olduk bazen onlar bize. Ama genellikle biz onlara. Çünkü bağımsızlık kanımızda var. Fakat günümüz de öyle mi?
Yedi cihanda hüküm sürdük ama bir kez olsun – hadi belki olmuştur – bağımsızlıktan ödün vermedik. Vermeyeceğiz de.
Biz Türkler, özellikle kültürümüze bağlı bir milletiz. Edebiyatımıza,sanatımıza, musikimize kısacası kültür etkinliklerimizden ödün vermedik ama maalesef veremeyeceğiz diyemiyorum. Çünkü verdik.
Bizler kültürüyle var olan bir milletiz. Orta Asya daki Orhun Abidelerinden günümüze kadar uzanan edebiyatımız var. Sokaklarımızdan tarih fışkırıyor. Her toprak parçasından tarih fışkırıyor ama biz ona sahip çıkıyor muyuz?
İnsanlar anlaşmak için dilini kullanır. Kültürel etkileşimler de dil sayesinde olur. Eğer bir millet tarihinden, kültüründen kopmuş ise o millet dilinden kopmuş demektir. Günümüzde ise bu manzarayı görüyoruz.
Sokaktaki insan tarihini,atasını,ecdadını tanımıyor ise bu dilimizin yani Türkçemizin yok olmasındandır. Ama sokaktaki insanlara sorun Amerikalıları, sorun İngilizleri onu bilirler. Neden çünkü konuştuğumuz dil Türkçe den ayrıldı. Yani kültürümüzden, bizden ayrıldı. İngilizceye doğru kayıyor dilimiz. Şu anda dilimiz İngilizce değil ama Türkçe ile İngilizce arasında yani Turkhce
Sokağa çıkıp bir gözlemleyin. İnsanlar Amerikan filmlerindeki gibi giyinmeye çalışıyorlar, onlar gibi konuşmaya çalışıyorlar. Bu adamlar tabiî ki de kültürünü bilmez, ecdadını bilmez. Çünkü onu kültürüne bağlayan bağ yavaş yavaş yok oluyor. Oturup kimse de buna ses çıkarmıyor. Bu kadar meraklısı olduğunuzu bilmezdim, kovboy şapkası takıp hamburger yeme meraklısı olduğunuzu.
15.03.2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder