gencmanifesto kurulduğundan bu güne 33 ülke tarafından okuyucu bulmuştur. Aşağıda göreceğiniz sayacturka tarafından bu tesbitler yapılmıştır. Bu blogun hiçbir siyasi güç ile uzaktan yakından alakası yoktur. Tek amacı Türk Gencini daha iyi bir noktaya taşımaktır.

genmanifesto
genckalem92@gmail.com

desteklerinizi bekliyoruz

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Naim Tirali üzerine

Naim Tirali üzerine;
BURGAZ ADA'DA ANMA TOPLANTISI
SAİT FAİK'i anmak için Burgazada'dayız. Gecikenleri beklemek üzere, bir süre Rıhtım Kahvesinde oturuyoruz. Gelenlerle birlikte, İskele Parkı'ndaki Sait Faik büstü önünde saygı duruşunda bulunuyoruz. Sonra da kimimiz yürüyerek, kimimiz motorlar ya da faytonlarla, Kalpazankaya'daki açık hava lokantasının yolunu tutuyoruz.
Salah Birsel, Kemal Bekir, Feyyaz Kayacan, Behzat Ay bir aradayız. Behzat Ay, sabah sabah içkili. Feyyaz Kayacan ile ilgilenerek, içki konusunda uzman sayılabileceğini gösteriyor. Bir daha Behzat Ay'ı görmüyoruz.
Dönüşte yüreğim sıkıştırıyor bir ara. Çevremdekilere belli etmeden, dil altımda eriyecek bir trinitrin hapı atıyorum ağzıma. Vapurla Bostancı'ya geçiyoruz. Tarık Dursun Volkswagen'iyle, Necati Cumalı ve eşiyle, beni de Etiler ve Bebek'e bırakıyor.
Bebek, 18 Mayıs 1986 , Naim Tirali

TDD, gençlerin pek okumadığı edebiyata sevdalı olanların ise elinden bırakamadıkları bir dergidir. Matbu olarak bulduğumda matbusunu bulamadığım zamanlar ise sanal ortam aracılığıyla okuyorum dergiyi.

Şubat 2002, sayı olarak ise 88’ i gösteriyor. Okumaya başlıyorum. Sanal pencereler akıp gidiyor önümden. Yukarıda sizin ile paylaştığım günlük karşıma çıkıyor. Seviniyorum. 19 mayıs günü Feyza hocanın ( Hepçilingirler ) öğrencileri olarak biz de Burgazada’ daydık. Sanırım bu bir gelenek her yazarın ve öğrencilerin ortak buluştukları bir mekan. Sait Faik’ in evinine gidiyoruz ama kocaman tadilat dolası ile kapalıyız yazısını görüyoruz. Üzülüyoruz hayliyle. Kalpazankaya’ ya çıkıyoruz - gelenek bozulmuyor – Neşemiz yerine geliyor.

Caddebostan Kültür Merkezin’ de tanıştığım tonton bir isim vardı – hatta imzalı kitabını da aldığım - Ahmet Miskioğlu. Kitabı halen de kütüphanemdedir. ‘’Ana temleriyle Sait Faik ve Yeni Türk Edebiyatı ‘’ 21,12,2008 de imzalanmış. Bu tonton biraz da duymayan – sadece beni de olabilir – insanın yazdığı bir yazıyı okudum Naim Tirali ile ilgili. Belki bilmeyenler olabilir niçin bu kadar Naim Tirali üzerinde durduğum konusuyla ilgili. Gazeteci, yazar Naim Tirali 25 mayısta bir süredir tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Tirali için bugün Caddebostan Kültür Merkezi’ nde bir tören düzenlendi. Tirali 28 mayısta Giresun’ da toprağa verilecek.

Ahmet Bey’ in kaleminden Naim Tireli’ yi iletmek isterim:

Naim Tirali, bana göre, aramıza bir serüvenden dönmüş gibiydi. Odysseus gibi serüvenden serüvene geçmişti, büyük acılar çekmişti, ölümcül savaşımlardan kurtulmuştu.

«Gece mi gündüz mü? Kaç saattir baygınım? Ameliyat olup bitmiş. Demek ki kurtulmuşum. Şükürler olsun Ulu Tanrı'ya. Aylardır salt benim değil, uzak yakın tüm tanıdıklarımın kafasında yer eden sorun, sonunda tatlıya bağlandı demek. Göğsümü boydan boya yarıp yürek üstünde dört beş saat çalışarak tıkalı koronerlerin görevini, bacaklarımdan aldıkları damarlara yüklemeyi başarmışlardı sonunda. Ama niye konuşamıyordum? Niye ayaklarımı kıpırdatamıyordum? Neyse ki el parmaklarım oynayabiliyordu. » diyor Piraziz Nere; Berlin Nere adlı yapıtında. «Beyaz önlüklü hastabakıcılar, beyaz önlüklü yardımcılar, beyaz önlüklü doktorlar... Herkes beyaz içinde. O beyazlıklar, beni ak bulutlar arasına sürüklüyor. Az uz zorlamayla yüreğim sıkışmayacak demek eskisi gibi. Her coşkulu davranışımda, göğsüme saplanacak bir sızıyı beklemeyeceğim artık. Sonsuz bir iyimserlik içinde, akbulutlar üstünde kâh uçuyorum, kâh yüzüyorum...» diyor, sonra ekliyor: «Ameliyata sabahın saat onunda almışlardı. Kaç saat sürdüğünü, yoğun bakımda kaç saattir baygın yatmış olabileceğimi düşünüyorum. Kafam öyle dağınık ki, içinden çıkamıyorum bir türlü. Sağ elimin üstünden, boynumdan, serum ve kan şişelerine bağlı olduğumu; karnımda, belimde direnler bulunduğunu; idrarımın da ince bir hortumla dışarı verildiğini zaman geçtikçe ayırdediyordum.»

Her şey apaçık görülüyor: Ölümden dönmüştü Naim Tirali. Şimdi ise, yazar arkadaşlarının arasındaydı. Yeni bir döneme başlıyordu artık o...

İlk döneminde Yenilik dergisini ve Yenilik yayınlarını kurmuştu, yıllarca yürütmüştü. Vatan gazetesini çıkarmıştı. Yıllarca savaşım vermişti. Siyasal savaşıma da atılmış, hapse girmiş çıkmış, milletvekili olmuştu....

Naim Tirali'nin yazın dünyasına girişi henüz 17-18 yaşında bir lise öğrencisi iken 1943'te yazdığı öykülerle olmuştu diyebilirim. Bu öyküleri sonradan "Park" adlı öykü kitabıyla 1947'de toplu olarak sunar. O, artık babasının yaşındaki Sait Faik'le arkadaştır. Oktay Akbal, Behçet Necatigil, Orhan Veli, Salâh Birsel, Fethi Naci, Sabih Şendil gibi adlarla bir aradadır...

"Park", herkesin dikkatini çekti. Nihat Sami Banarlı, Yedigün'de "Park Hakkında Düşünceler" başlıklı uzun bir yazı yazdı. Bir bölümcede şöyle diyor: «Park'ın genç sanatkârındaki en büyük meziyet, bir hikâyenin ne demek olduğunu yakından kavramış bulunmasıdır. Duyan ve acıyan insan gönüllerinde mutlaka merak ve alâka uyandıracak bir takım beylik vak'alarla gönül avlamak, Park sanatkârının pek haklı olarak başvurmaya tenezzül etmediği bir hikâyecilik tarzıdır. O, bu çeşit gösterişli hikâyeciliğe tam bir olgunlukla arkasını dönerek; oluşlardaki zevk ve mânayı her insanın kolayca fark edemeyeceği incecik hadiselerdeki derin pisikolojiyi dile getirmek sırrına eren; sayısı pek az sanatkârdan biri olmak değerindedir.»

Yine Yedigün'de Sait Faik Abasıyanık'ın yazısı çıkar. Değişik yayın organlarında S.N. Özerdim, Hüsamettin Bozok, Naci Bozkır (Fethi Naci), Kemal Dayan, Sabih Şendil, Fahir Önger, Nahit Ulvi Akgün, Adnan Bulak, Fikret İplikçioğlu... Park üstüne yazılar yazarlar...

Naim Tirali üzerine;
25 Aralık 1925 yılında Giresun'da doğan Tirali, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra Tasvir gazetesinde 1946'da gazeteciliğe başladı.
1947'de Giresun'da Karadeniz Postası gazetesini, 1951'de Yenilik Dergisini çıkaran Tirali, 1956 yılında Vatan gazetesinde çalışmaya başladı. 1961'de Giresun'dan milletvekili seçilen Tirali, 1962 yılında devraldığı Vatan gazetesini 1975 yılına kadar Ankara ve İstanbul'da çıkarttı.
Tirali, Türkiye Gazete Sahipleri Sendikası 2. Başkanlığı ile milletvekilliği sırasında Dünya Parlamenterler Birliği Başkanlığı ve CHP Meclis Grubu Onur Kurulu üyeliği yaptı.
Tirali'nin ''Park'', ''Yirmibeş Kuruşa Amerika'', ''Piraziz Nere Berlin Nere'', ''Aşk Dediğin'', ''Çılgınca Şeyler'' adlı öykü kitapları bulunuyor.

Fark ettiniz mi bilmiyorum ama Ahmet Bey ile Caddebostan Kültür Merkezi’ nde tanışmıştım Ahmet Bey, edebiyat anlayışı, arkadaşlarıyla kısacası. Ne yazık ki yine Ahmet Bey aracılığı ile tanıştığım Naim Tirali’ yi de Caddebostan Kültür Merkezi ’nde uğurladık. Nasıl bir yerdir bu Caddebostan Kültür Merkezi …..
27,05,2009

1 yorum:

  1. Bir zamanlar,kendisi ile Vatan Gazetesi'nde,yanında kısa bir süre de olsa çalışmış ve bu değerli kalemi tanıyabilme onuruna erişmiş biri olarak,kendisine,yüce Allah'tan rahmet,yakınlarına başsağlığı dilerim.Bu değerli paylaşımınız için,size de sonsuz teşekkürlerimi sunarım.Elinize,kaleminize sağlık.
    Saygılarımla....

    YanıtlaSil